Bu ay en sevdiğim kitap ilk kez okuduğum Ferit Edgü'nün Hakkari'de Bir Mevsim romanı. Güvercinler Gittiğinde ve Miras da diğer favorilerim. Gölgeli Şarkı hayal kırıklığıydı.
Güvercinler Gittiğinde romanında bir kadının olgunlaşması, çevresindekileri görmek istediği gibi gören genç, naif bir kadından bencil ve manipülatif bir adamla, hayat kaygısıyla, çocuk yetiştirmeyle, savaşın dolaylı etkileriyle karşı karşıya gelmesinin ardından zamanla yaşadığı dönüşümü buruk, duyarlı, insancıl ve gerçekçi bir dille anlatıyor Merce Rodoreda. 1930lar ve sonrası Barcelona’da yaşamı da gayet iyi ve net işliyor keskin gözlemlerle. Romanın arkasındaki ve yazarın son sözündeki göndermelere ve benzetmelere gerek olduğunu düşünmüyorum yine de. Büyük büyük laflar, kıyaslamalar ve bence alakasız Anna Karenina göndermeleri hayal kırıklığı yaratabilir. Kendi halinde bir güzelliği var romanın. Kendi duyarlılığı ve detaylarıyla güzel. İnce bir sızı kalıyor kitap bitince. Artık her güvercin gördüğümde Natalia’yı hatırlayacakmışım gibi geliyor.
Bir başka Katalan yazar Maria Barbal'ın novellası Gölgeli Şarkı iç savaşın gölgesindeki bir ailenin hikayesini fazla derine inmeden, olayların çoğunu bir çırpıda geçerek anlatıyor. Anlatıcının bakış açısıyla da bana eski moda geldi. Akıcı olması artısı.
Miguel Bonnefoy'un Miras romanı büyülü gerçekçilik ihtiyacımı karşıladı. Şili'nin 1800'lerin sonlarından Pinochet dönemine ve sonrasına kadar olan yakın tarihini Güney Amerika yerlisi ya da İspanyol kökenli bir ailenin değil de, yazarın kendi köklerinin de etkisiyle Fransa göçmeni bir ailenin birkaç kuşaktan üyesinin hikayesiyle anlatan, doludizgin akıp giden Güney Amerika romanlarından biri Miras. Karakterlerin iç dünyasına odaklanmaktan çok olay örgüsüne ağırlık veren, bazı karakterlerin akıbetini başından bildiğimiz bir anlatısı var. 1.Dünya Savaşından Pinochet'e başlıca olayların bir ailenin yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini okuyoruz. Aşırı dramatik bir yapısı yok romanın yine de. Özellikle Margot'un yaşamındaki büyülü gerçekçi öğeler ve kuşlara yakınlığıyla ornitolog Theresa'nın günlerini anlatırken tebessüm etmemizi sağlıyor yazar. Ta ki Pinochet dönemine kadar. Romanın en sarsıcı anları İlario Da karakterinin maruz kaldıklarıyla ilgili oluyor ister istemez. Romanın final bölümü o kadar etkileyici gelmiyor o bölümlerden sonra ama Michel Rene'yle ilgili gizemi öğrenebiliyoruz en azından. Bazı noktaların biraz daha derinleşebileceğini düşünsem de severek okudum Miras'ı.
Delirmemek için hikayelere, hayallere sığınırız. İstanbul İstanbul gözaltındaki bir avuç insanın zor günlerine dair detaylarla kolay bir okuma olmadı. Toplumumuzu, insanımızı, modernleşmeyi sorgularken yine insancıl Burhan Sönmez unutulmayacak karakterlerle. Sarsıyor ama değiyor. Her bölümde ayrı bir karakterle ilerleyen romanın her bölümde karakterlerin anlattığı ayrı bir hikayeyle açılmasını sevdim. Birlikteyken hayal kurmaları, İstanbul’a zindanlardan bakmaları, hayaller kurmaları ön planda romanda, siyasi tartışmalar ve devrim hayali göndermeleriyse satır aralarında…
Ayın en güzel, yılın da en iyi kitaplarından birine geldi sıra. Bir roman değil, başlıbaşına bir deneyim diye anılabilecek kitaplardanmış meğer Hakkari'de Bir Mevsim. Şiirsel, minimalist, imgesel bir anlatı, denizden geldiği söylenen ve geçmişini hatırlamayan bir anlatıcı, dağda, taşrada, kış atmosferinde yalnızlık, var oluşsal sorgulamalarla toplumsal sorgulamaların paralelliği, zaman zaman düşle gerçeğin iç içe geçişi fakat bu iç içeliğin dengeli kurulmuş olması ve abartılmaması, tek bir kelimenin bile boşuna kullanılmadığını düşündüren bir kendine özgülük Ferit Edgü'nün romanına tekrar tekrar dönmeyi gerektiriyor. Başucu köşesine kabul edilmiştir nezdimde.
Köpekleri Seven Adam bu yazıyı yazarken henüz bitmedi ama bahsedeyim yine de. Troçki suikastını konu alan siyasi bir gerilim ve polisiye Leonardo Padura'nın romanı. Kitabı yarılamak epey zamanımı aldı. Kalan kısmı da 2022'nin son günlerinde bana eşlik ediyor. Gerçeklere dayanan, sonunu bildiğimiz bir hikayeyi, tarihi gerçeklere ve siyasi incelemelere de yer vererek sürükleyici bir biçimde anlatıyor yazar. Troçki'nin ve suikastçinin hayat hikayeleri gibi de okunuyor, bir araştırmacı gazetecinin yıllara yayılan araştırması gibi de. Üç ayrı hikayeye ve zaman dilimine yayılan romanı Babylon Berlin serisini sevenler de severek okuyabilir.
Sizin aralık favorileriniz ve hayal kırıklıklarınız neler?
2 yorum:
Sera ayda bir de olsa iyi ki geliyor:) Okuduklarının içinde çok ilgimi çeken bir kitap var ki o da Miras fakat bir yanda da okunmayı bekleyen kitaplar... Dayanamayacağımdan da eminim ama! Hatta bir tane daha ekleyeceğimden:) Benim Aralık favorimse bir yanıyla da bir yazar keşfi, Aslı Akarsakarya; kısa öykülerden oluşan kısa öykü kitabı Buraya Kısıldık Sanırım'ı çok beğendim.
@buraneros: Sevgili buraneros, ayda bir de olsa yorumların iyi geliyor :) Miras'ı öneririm. Çabucak da bitiyor zaten. Aslı Akarsakarya'yı okumadım. Öneri için teşekkürler.
Yorum Gönder