Cuma, Ekim 06, 2023

Lea Ypi - Özgür

Arnavutluk’un komünizm öncesi ve sonrası dönemini okuyoruz Lea Ypi’nin Özgür’ünde. Ypi anılarını anlatırken çocukluğunu geçirdiği 1990 öncesi komünizm dönemini romantize etmeden anlatıyor. Svetlana Alexieviç’in Kızıl İnsan’ını anımsatan gerçekler ve bir o kadar da aklıselim bir tarafsızlık var kitapta. Belli bir dönemi kendi anılarıyla iç içe anlatan kitaplar için önemli bir başarı bu bence. Berlin Duvarı’ın yıkılışının öncesini ve sonrasını konu eden anlatılara da benziyor yapı olarak. Nostalji duygusu yok değil ama sistemin olumsuzluklarını kendisine yansıtmayan bir ailede ve ortamda yaşamasının da bunda payı olabilir.

1990 sonrası dönemde kendi ergenliğini ülkesinin geçiş dönemiyle birlikte yaşıyor Ypi. Ruhundaki gelgitler, gençlik hezeyanları, ülkesinin sarsıcı olayları iç içe geçmiş. Protestolar ve çatışmaların günlük hayatları sekteye uğrattığı anları o dönemde yazdığı günlüklere de yer vermiş. Markalaşma, özelleştirme, serbest piyasa ekonomisi, “özgür” seçimler gibi sözcükler giriyor hayatlarına. Coca cola kutuları, televizyon programları, yarışmalar, heykeller, kıyafetler, kurdeleler ve diğer nesnelerle ilişkiler de değişimden nasibini alıyor. Bir yanda dünyadan yalıtılmış bir çocukluk, bir yanda ise sürekli bir şeyler satın alabilmeye indirgenen “özgür” yetişkinlik hayatı. Asıl değişmeyen gerçek ise, siyasi oluşumlardaki haksızlıkların hiç bitmemesi.

Anne baba arasındaki fikir ayrılıklarıyla kendisinden gizlenen aile geçmişini belli başlı nüanslarda fark ediyor Ypi. Babaanne Nini’nin eski burjuva göçmeni yaşamından gelen farklı ama yine bir o kadar adil bakış açısının yansımaları da yazarın bildiği hayatı sorgulamasını sağlayan gerçekler. Seyahat özgürlüğünü kısıtlayan sosyalist ülkeleri eleştiren batı ülkelerinin günümüzde ötekileştirilen ülkelere karşı sınırlarını gitgide daha fazla keskinleştirmelerini eleştirdiği kitabın son bölümleri günümüzle bağ kurması açısından kitabın en güçlü yanlarından. Başka ülkelerdeki yoksulluklara güzelleme yapıp kendi steril hayatlarında konforlarından vazgeçmeyen kuzey Avrupalılara da söyleyecek sözleri var yazarın. Tek adam yönetiminden kurtulup özgür seçim sistemine geçişin beklendiği kadar özgürlük getirmediğini okumak bir T.C. vatandaşı için ise sancılı olabilir. Sistemler farklı olsa da kitapta özdeşim kurmadan geçemediğim bölümler oldu ister istemez.

Tek gerçeği sosyalist yönetim ve yaşam biçimi olan bir çocuğun gözünden demokrasiyi, günümüz yaşamını, sosyalizmi, kapitalizmi, “gelişmiş ülkelerin” sınırlarını sorgulatan bir anı kitabı Özgür. Bunu yaparken de emek sömürüsünün, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin dünyanın büyük bir kısmı için nasıl normalleştirildiğini, içselleştirildiğini, tek gerçeklikmiş gibi sunulduğunu vurguluyor. “Gerçek sosyalizm o değildi” diyenlere karşı o bir türlü uygulamaya konulamayan gerçek sosyalizm nerede sorusu geliyor akla. Kesin sonuçlardan, peşin yargılardan çok gözlemleriyle öne çıkan bir kitap Özgür. Yılın en iyilerinden.

2 yorum:

buraneros dedi ki...

Çok fena bir iştah açıcıydı yazı. Gel de alıp okuma bu kitabı. Yazar bilmediğimdi, ilk kez duymuş oldum. Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü'nü çok sevmiştim ben. Bu arada bilgin var mı bilmiyorum, Calvino'nun ilk kitabıymış Örümceklerin Yuvalandığı Patika, bir şekilde rastlaştık; aldım ama henüz okumadım:)

Sera dedi ki...

@buraneros: Lea Ypi'yi beğenirsin bence. Geçen ay okudum ben de Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü'nü. Paris'te Münzevi adlı biyografik kitabını da okudum. Diğer Calvinoları daha önce okumuş ve paylaşmıştım. Örümceklerin Yuvalandığı Patika da iyiydi de asıl Görünmez Kentler ve Ağaca Tüneyen Baron'du benim favorilerim :)